Birçok medeniyetin izlerini taşıyan Harput, Türk-İslam sanatında en parlak dönemini yaşamış kadim şehirlerden birisidir. Nitekim, Harput’un taş döşeli dar sokaklarında attığınız her bir adımda, karşınıza ince ustalıkla yapılmış camiler, medreseler, hamamlar ve kiliseler çıkacaktır. Bu tarihi şehir, Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu zamanında en iyi dönemini yaşamış ve sanat dalında muazzam eserler ortaya koymuştur. Böyle bir cemiyette; köyde oymacılık yapan halktan, hattat olan devlet adamına kadar herkes sanatkârmış. Osmanlı padişahlarının, kültürlü ve bizzat sanatkâr olmaları, asrın ilim ve sanat hayatını da ciddi bir şekilde geliştirmiş.
Harput’ta bulunan Kurşunlu Caminin minberi sanatsal açıdan tarihimizin en güzel eserlerinden biri olup, 1186 yılında yapılmış. Çivi veya tutkal kullanılmaksızın küçücük geometrik parçaların birleştirilmesiyle meydana getirilmiş olan bu minber; ecdadımızın teknik ile sanatı, geometri ile estetiği nasıl büyük bir ustalıkla kullandığını gözler önüne seriyor. Ahşap işçiliğinde ince ayrıntının konuşturulduğu bu güzide eser, aslında Ulu Cami’ye aitmiş. Ulu Cami’nin yıkılma tehlikesi olduğu için, minber bu camiye taşınmış.
Çivi, tutkal veya herhangi bir yapıştırıcı madde kullanmadan, ufacık parçaların iç içe geçirilmesiyle oluşturulan eserlerin, ne kadar ince bir hesap gerektirdiğini söylemeye gerek yok sanırım. Selçuklu ve Osmanlı mührü taşıyan ahşap eserlerde yoğun bir şekilde kullanılan bu tekniğe “kündekârî” adı veriliyormuş. Daha çok kapı, pencere, minber ve kürsülerde uygulanan kündekârînin en güzel örnekleri Mısır, Suriye-Filistin ve Anadolu’da ortaya çıkarılmış.
Kündekârî tekniğinde en çok kullanılan, Selçuklu kültür ve sanatının temel figürlerinden biri olan 8 köşeli yıldızın Ortadoğu`da bulunan eski uygarlıklarda ve İslam dünyasında yaygın olarak kullanıldığı, sayı biliminde 8`in cenneti anlatan bir sembol olduğu her kaynakta belirtiliyor. Ayrıca dinî kaynaklarda İslamiyet’in 8 esasa dayalı olduğu, bunlara 8 cennet kapısı dendiği, 8 köşeli yıldızın da 8 cenneti simgelediği belirtiliyor. Sekiz ilke; Merhamet ve şefkat, sabretmek, doğruluk, sır tutmak, sadakat, fakirliğini ve acizliğini bilmek, cömertlik, Rabbine şükretmek olarak sıralanırken, sekiz cennetin isimleri de şöyle gösteriliyor;
- Dâri-celal
- Dâri-karar
- Dâri-selam
- Cennetül huld
- Cennetül mevâ
- Cennetül adn
- Cennetül firdevs
- Cennetü naim
Medeniyet tarihinde olduğu gibi sanat tarihinde de başarılarımızı dünyaya tanıtmakta eksiklik yaşamışız. Bu eksikliğin başlıca sebebi, Türklere has olan alçak gönüllülük ve tevazu hisleridir. Ruhunu katarak yaptığı eserlerine imzasını atmaktan çekinen Türk sanatkârı, kendi sanat büyüklüğünü kitaplarda değil, yaptığı eserlerinde göstermeye çalışmıştır. Kendisine barbarlık atfedenlere parmağının ucuyla Süleymaniye camisini göstermekle, ne kadar büyük bir sanatkâr olduğunu böbürlenerek değil, tevazu ile anlatmaya çalışmıştır.
Oyma tekniği ile yapılmış, zarif hatlara sahip olan bir figür.
Minberin, altın sarısı renklere boyanmış Arapça figürlerden ve onu tamamlayan metal simgelerden oluşan bir çift kapısı bulunuyor. Bu kapı üzerinde, günümüzde Yahudi ve Mason kimliğinin bir sembolü olarak kabul edilin 6 köşeli yıldız motifi kullanılmış. Hemen soracaksınız, “Osmanlı yapısı olan bu minberde, niçin bu sembol kullanılmış?” Son asırda Yahudiler tarafından bir sembol olarak kullanılan 6 köşeli yıldız, aynı zamanda Hz. Süleyman’ın mührüdür. Halkımızın büyük bir kısmı bunu bilmiyor. Hemen Yahudi ve Mason sembolü deyip, işin içinden çıkıyorlar. Bu sembolü Hz. Süleyman haricinde Hz. Davud ve Hz. Hızır’da kullanmıştır. Özellikle Hz. Süleyman bu sembol ile dünyaya hükmetmiştir. Osmanlı’dan önce ve sonra yüzyıllarca camilerde, saraylarda, kitaplarda, Müslüman denizcilerin armaların da ve Padişah ve eşlerinin giydikleri tılsımlı ya da şifalı diye hitap edilen gömleklerde dahi kullanılmıştır.
6 köşeli yıldız motiflerinin sadece yuvaları günümüze kadar gelebilmiş. Büyük ihtimalle bu yıldız motifi altın sarısı metalden yapılmış olsa gerekti ki, onu oradan söküp götürmüşler.
Minberin tamamı ahşaptan olmasına rağmen, süslemeler ve bezemeler altın sarısı metalle tamamlanmış.
Bu güzelim medeniyetin doğudan gittiği ve bir daha da hiç uğramadığı apaçık ortadadır.
Harput Kurşunlu Camisinin Konumu: