İstiklal caddesi üzerinde yürürken tespit edilemeyecek kadar göze batan ve simetrik yapısı ile ilgi çeken çarpıcı bir mimari vardır. Burası Beyoğlu’nun en zarif yapısı Sent Antuan Kilisesi‘dir. Yer olarak İstiklal caddesinin göbeğinde de olsa alsında İstiklal’den çok uzak ve oraya hiç ait olmayan veya oraya ait ama İstiklal’in bu denli fazla canlılığı buraya ait değildir. Sent Antuan Kilisesi’nin o kocaman kapısından içeri girince bir anda ruhunuzun dinlendiğini hisseder ve aslında gereksiz kalabalığın sizi yorduğunun farkına varırsınız.

Bu huzur dolu kilisedeki egzotik havayı tam anlamıyla hissedebilmeniz için bir çift gözden daha fazlasına ihtiyacınız vardır. Bunu, hipnoz etkisi yaratan vitrayların renkli ışığından gözlerinizi alamadığınız zaman anlayacaksınız. Bu renk cümbüşü içerisindeki zarif motifleri uzun uzun izlediğiniz zaman şaşıracak ve hayranlık duyacaksınız.

Bu iç içe geçmiş karmaşıklık, bu karmaşıklık içerisindeki uyum, muhteşem değil mi? Evet, büyülenmemek elde değil. Bir an evimin penceresini vitray olarak hayal ettim ve yüzüme istemsiz bir tebessüm yerleşti. Bu muhteşem bir şeydi. Resmen bir pencereye bakarken mutlu oluyordum! Güneş ışıkları adeta rengarenk bir dönüşüme uğruyordu. Aynı Marvel yapımı bir film olan Thor’daki gökkuşağı köprüsü gibiydi. Ya şu zarif motiflere ne demeli? Keskin kıvrımları içerisindeki yumuşak hatları, simetrik oluşları ve birbirini tekrar eden çeşitliliği.

Şöyle bir bakacak olursak; ışık, cam ve mimarinin serüveni zaman içerisinde bir tuvale dönüşmüş gibi. Sıradan var olması gereken bir pencereyi, sıra dışı kullanarak, amacını en üst seviyeye çıkarmış ve göze hitap eder bir hale getirmiş sanatçımız. Doğal ışıktan yararlanarak mimaride estetik bir düzen ortaya koymak diye buna denirdi!
güzel bir tasvir, tebrikler
BeğenBeğen
Teşekkürler Cengiz Bey.
BeğenBeğen